Senelerdir aynı sorunla yatıp kalkıyoruz. Herkesin üzerine fikir yürüttüğü ama yıllardır bir türlü çözünemeyen Kıbrıs çıkmazı! Müzakerelerin gidişatı ve politikacıların verdikleri kararlar 7’den 70’e halkın büyük bir çoğunluğunun ilgilendiği konular listesinde en başta gelsede de, farkında olmadığımız kocaman bir gerçek var: Adadaki su bitiyor!
Kıbrıs üzerine yapılan tüm konuşmalar ve geliştirilen tüm stratejilerin görmezlikten geldiği su sorunu, düşündüğümüzden çok daha ciddi boyutlarda. Adadaki iki toplum, üzerine sürekli görüşmeler gerçekleştirdikleri ada topraklarının yavaş yavaş ölmekte olduğunu farketmiyor. İki toplum arasında olan toprak anlaşmazlığından çok daha kritik bir durumda olan doğa ile aramızdaki anlaşmazlık er ya da geç herşeye noktayı koyacak bir hızda ilerliyor.
Buna çok güzel bir örnek olarak Bengal Körfezi’nde yer alan ve 30 yıla yakın bir süre boyunca Hindistan ve Bangladeş arasında bir sorun teşgil eden New Moore adasını verebiliriz. Bu ülkelerin her ikisi de uzunluğu 3.5, genişliği 3 kilometre olan ada üzerinde hak iddia etmekteydiler. New Moore üzerinde henüz kimse yaşamıyor olmasına rağmen kıyıları civarlarında bulunma ihtimali yüksek olan petrol ve doğal gaz birikimleri yüzünden adaya olan talep yüksek.
Ancak New Moore, durmadan artan su seviyesinin bir getirisi olarak, Mart ayının sonlarına doğru tamamen suya gömüldü ve yıllardır iki ülkenin kendi aralarında çözemedikleri sorun, küresel ısınma tarafından tüm dünyanın gözü önünde sonuçlandırıldı! 2000 yılına kadar her yıl 3 milimetre civarı artan su seviyeleri, son 10 yılda her sene 5 milimetre şeklinde artmaya başlayınca adanın sular altında kalması da beklenenden hızlı oldu.
Bölgedeki başka bir ada, Lohachara, aynı şekilde 1996 yılında batmış, adada yaşayan insanların hepsini göç etmek zorunda bırakmıştı. Bu durumda olan yakınlardaki başka 10 adanın da batma riski taşıdığı belirtilmiştir. 150 milyon kişinin yaşadığı Bangladeş, küresel ısınmadan en çok etkilenen ülkeler arasında en başlarda geliyor. Uzmanlara göre, 2050 yılına kadar 1 metre artması beklenen su seviyesi, ülkenin yüzde on sekiz (18%)’ini sunlar altında bırakmakla kalmaycak, yaklaşık 20 milyon insanın da bu bölgelerden göç etmesine neden olacak.
Tüm bunlar bizim için ne anlama geliyor? Kıbrıs bu sene beklenenden çok yağış görmüş, dereler dolmuş olabilir. Ancak kontol altına alınmadan boşa akan suyun hiçbir yararı olmadığı gibi belli alanlarda zararı bile olabilir. Üzerine sürekli bir sahiplenme kavgası içerisinde olduğumuz toprakların ne kadar gelecek vaad ettikleri düşünce kaldıracak boyutlardadır.
Varlığımız ve bağımsızlığımız için büyük önem taşıyan ülkemizin topraklarının üzerinde yaşamın sürdürülebilmesini sağlamak istiyorsak, geleceği düşünerek hareket etmeliyiz. Bugün kullandığımız arabanın, evimizde harcadığımız elektriğin, düşünmeden akıttığımız suyun gelecekteki yaşam standartlarımızı belirlediğini akılda tutarak, çocuklarımıza bırakacağımız en güzel miras olan doğayı mümkün oldukça korumaya çalışmalıyız.